1. Kavram ve Tanımlar
es-Su’lûk, usfur vezninde, es-Sa’âlîk’in tekilidir.[2] Su’lûk kelimesinin sözlükteki en geniş anlamı parası olmayan, fakir kimsedir.[3] Lügat âlimi el-Ezherî fakir olmanın yanında sırtını dayayacağı hiçbir güvencesi ve kendisini koruyacak ailesi bulunmayan kişiler ibaresini de eklemiştir.[4] Benzer şekilde tarihçiler de malı mülkü olmayan, güveneceği bir dalı bulunmayan veya hayatta bir yardımcısı olmayan fakirleri sa’âlîk olarak tanımlamışlardır.[5] Fiil kalıbındaki su’lûkleşme (Tesa’leke) de fakirlik manasına gelir. Kelimenin dilsel aslı böyledir ve dolayısıyla Hâtim et-Tâî kelimeyi şiirinde bu manada kullandı:
Kimi zaman fakirliğin (tesa’leke) acısını çektik kimi zaman zengin olduk,
İkisinden de zaman bize içirdi.
Zengin olunca tanıdıklarımız ve akrabalarımıza kibirli olmadık,
Fakir olunca da kimsenin gözünden düşmedik.[6]
Meşhur dil sözlüğü olan Lisânü’l-Arap’ta sa’lekeden türeyen birçok kelime ve terkibe yer verilmiştir. Tesa’lük deve, herhangi bir musibetten dolayı tüyleri dökülmüş olandır. Müs’alek kafa, tüysüz ve kel bir kafadır.[7] Aslında bu kullanımlar kelimenin asıl anlamı olan fakirlikle bağlantılıdır. Çünkü tüysüz deve tüyden, saçsız kafa kıldan fakirdir. Fakat sa’âlîk kelimesi her zaman fakirlikle alakalı anlam içermez. Ezherî’nin dediği gibi Arap yarımadasındaki kabilesinden dışlanan ve fakirlikten ziyade güvencesi olmayan kimseleri de kapsar.[8] Onların dayanacak bir dalı ve geçinecek bir mesleği olmadığından başkalarının mallarını yağmalamaktan başka çareleri kalmamıştı. Bu gerçekten dolayı sa’leke İslâm öncesinde gasp, soygun ve yağma gibi eylemleri içine alan yeni bir anlam kazanmıştı.[9] Kabilelere yağma ve baskın yapmalarıyla sa’âlîk, zenginlerin korkulu rüyası olmuştu. Bu sebeple…
Dergiye abone ol! (iOS) Dergiye abone ol! (Android)