Hicretin 10. yılına girildiğinde Hz. Muhammed (sav), 610 yılında başlayan risâlet görevini büyük ölçüde yerine getirmişti. Aradan geçen zaman içinde Hicazdaki Müşrikler ve Yahudilerle girdiği amansız mücadeleyi başarıyla tamamlamıştı. Arap kabileleri heyetler halinde Medine’ye akın etmiş; Arap yarımadasının tamamına yakını O’na boyun eğmişti. Müslümanlar, Mute Savaşı ve Tebük Seferiyle Bizans’a meydan okuyabilecek güce ulaşmışlardı. Resûlullah’ın artık vazifesini tamamladığını ve bu dünyadan göçeceğini gösteren bazı işaretler görünmeye başlamıştı. Nitekim o senenin Ramazan ayında, önceki senelerden farklı olarak daha önce bir defa yapılan Kur’an-ı Kerim hatmi iki defa, on gün icra edilen itikaf da yirmi güne tamamlanmıştı.[1] Hz. Fatıma, konuyla ilgili olarak Resûlullah’ın kendisine şöyle bir sır verdiğini açıklıyor: “Cebrail, her sene bana Kur’ân’ı arzederdi. Bu sene iki defa arzetti. Bunu ecelimin yaklaşmasına bağlıyorum.”[2]
Hac mevsimi girdiğinde Hz. Muhammed, yanına bütün hanımlarını da alarak hacca gitti. Yola çıkmadan günlerce önce bunu duyurmuş, çok sayıda insan ona eşlik etmişti. Arafat’ta iken risâlet görevinin tamamlandığını bildiren şu âyet nâzil oldu: “Bugün dininizi ikmal ettim, üzerinize nimetimi tamamladım ve sizin için din olarak İslâm’a razı oldum” (el-Mâide 5/3). Mina’da kurbanlık olarak hazırladığı 100 deveden altmış üçünü hayatının her yılı için bir deve hesabıyla bizzat kendisi, diğer develeri de Hz. Ali kesti. Beytullah’ı halkın kendisini görmesi ve soru sorması…
Dergiye abone ol! (iOS) Dergiye abone ol! (Android)